8 Eylül 2015 Salı

Derimin eridiğini hissediyorum

Ses buharlaşıyor, bütün gücümü toplamaya çalışsam da cılız şekliyle bile çıkmıyor, çıkamıyor. Tüm ağırlığıma rağmen gövdem yok, yürüyen bir düşünce yumağıyım sadece. Nefesim az ve sık, demek ki ölmedim. Saç diplerimden fışkıran tuzlu su tazyikle boynumdan aşağıya süzülüyor. Saat kulesi dalga dalga, başımı kaldırıp bakamıyorum. Göz kapağımda birikmiş bir damla, göz pınarımdan içeri yayıldıkça iğneler batıyor. Kıyıya ulaşmak imkansız, adım atıyorum bundan eminim ama mesafe azalmıyor. Gürültü çoğalıyor. Arapça duyuyor kulaklarım, sonra Kürtçe sonra Türkçe.
Ben, ada esintisine hasret, devin küçük ölümler yaşamasını diliyorum ömrünce. Dağlanan yüreklerin acı çığlıkları sonsuza dek kanırtsın o taş kalbi.