28 Mayıs 2014 Çarşamba

Nefes

alıyorum. Bütün hücrelerimle nefes alıyorum. Bütün notaları tek tek hissederek dinliyorum. Başımın üzerindeki göğün sürekli değişen inanılmaz renkleri içime doluyor. Hepsini tek tek kucaklıyorum. Renk kuşaklarının arasında uçuşan martılar kadar umarsız ve hafifim. İşkence bitti. 

8 Mayıs 2014 Perşembe

Boğuldum

suların dibindeyim. Ellerim bembeyaz, kollarımdan gövdeme doğru mosmor dolaşıyor dalgalar. Yosunların tenime değmesinden hoşlanmıyorum, ucu Girit bıçakları gibi keskin taşların da. Az ötede kocaman bir kaya duruyor, üzerindeki urgan suyun içinde salınarak boynuma kadar uzanıyor. Çeşit çeşit balıklar etrafımı sarıyor, rengarenk. Tavaf ediyorlar, minik minik ısırıyorlar, hissetmiyorum. Az geride, mercan kayalıklarının arkasındaki mağaradan izliyorum kendimi. Ses yok, kavga yok, gürültü yok, işe yetişme telaşı yok, kuyunu kazan yok, oh be!

Kıskançlık da yok burada, inat uğruna devam eden ilişkiler de. Mutlak sessizlik içinde dinginim. Çok şükür. Zihnimde beliren insan siluetlerini itiyorum. İtmediğim sadece bir avuç insan var, ışıl ışıl bakışlarıyla içimi ısıtan. Üzülmelerini istemiyorum, öyle iyiyim ki artık. Hafifim!

Sanırım güneş doğuyor, ışıklar oynaşıyor başımın üzerinde. Şeffaflaşıyorum.
Sesim yitiyor.